Ankara'da geçen yılbaşı gecesi bombalı eylem yapmayı planlarken yakalanan IŞİD üyesi iki ‘canlı bomba’nın yargılanmasına başlandı. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Musa Canöz ile Adnan Yıldırım, tutuksuz sanık Zafer Altan ve avukatları katıldı. Duruşmada, kimlik tespiti ve iddianamenin özetlenmesinin ardından sanıkların beyanına geçildi.
Radikal'de yer alan habere göre sanıklardan Canöz, 2012'de Suriye'ye gittiğini, çeşitli yardım kuruluşlarında çalıştığını, bu sırada tanıştığı Suriye vatandaşı bir kadınla evlendiğini anlattı. Suriye'de kalıcı bir yaşam kurduğunu ancak iç savaş başlayınca eşiyle Türkiye'ye geldiğini, yaklaşık 6 ay kaldıktan sonra tekrar geri döndüğü ifade eden Canöz, şunları kaydetti:
"Gittiğimizde yaşadığımız köyden Özgür Suriye Ordusu gitmiş, IŞİD gelmişti. 15 Mart 2015'de ağabeyim de Suriye'ye geldi, IŞİD'e katıldı. Peşinden yaşlı annemi, babamı sürükledi. Çatışmaya katıldı, orada kayboldu. Aramalarımız sonucu öldüğünü öğrendik. Psikolojim bozuldu, oradakiler başsağlığı dilemek yerine beni Kobani'ye nöbet bölgesine çektiler. Gerçekleri görünce Türkiye'ye dönmek istedim. Ancak sebepsiz kimseyi Türkiye'ye bırakmıyorlardı. PKK'dan intikam almak istediğimi söyledim, bomba eğitimi verdiler. Fakat ailemi orada tuttular. Onlar orada olduğu için ne dedilerse yaptım. Önce Adnan Yıldırım Türkiye'ye geldi. Evi tuttu, sonra ben geldim. Bombayı imha etmeye karar verdik fakat imha edemeden yakalandık."
'HAZIRLANDIK AMA EYLEM YAPMADIK'
Canöz, bombalı eylem için Mustafa Mol'dan talimat aldıklarını iddia etti. Sanıklardan Adnan Yıldırım da eşinden ayrıldıktan sonra bazı problemler yaşadığını, bu sırada örgüt tarafından kullanıldığını savundu. Yıldırım, şunları anlattı:
"Suriye'ye Musap isimli bir arkadaşım götürdü, sonra kendisi orada öldü. Şoför olduğum için getir götür işini yapıyordum. Silahlı eğitim almadım. 2014 Eylül'de Türkiye'ye geldim, bir süre sonra geri dönünce hapse attılar. Bana yapmadılar ama oradakilere işkence yapıyorlardı. İslam'da işkence yok. Musa'nın ağabeyi ölünce soğudum, ayrılmaya karar verdim. Mustafa Mol, Türkiye'de PKK'ya yönelik bir eylem yaptırmak istedi. Türkiye'ye geçmek için kabul ettim. 2-3 gün bomba eğitimi aldık. Onların yönlendirmesiyle bazı yerlerde keşif yaptık. Bomba düzeneği hazırladık ama eylem yapmadan vazgeçtik. Bombayı imha etmeden yakalandık."
Tutuksuz sanık Zafer Altan ise ticaretle uğraştığını, çocuğunu bulmak üzere Suriye'ye giden ve orada kalan Hayri Yalçın ile bu şekilde tanıştığını ileri sürdü.
Altan, "Hayri Yalçın'ın çocuğu Suriye'ye gitmişti, kurtarmak için peşinden gitti ama öldüğünü öğrendi. Sonra orada kaldı. Beni Suriye'den telefonla arayarak, Çubuk'ta bulunan eşini Elbeyli'ye getirmemi istedi. Uzun yıllar tanıdığım için insanlık namına kabul ettim. Antep yakınlarında yolda jandarma çevirmesine takıldık. Durumu olduğu gibi anlattım, geri çevirdiler. Mustafa Mol'u tanımıyorum" ifadesini kullandı.
Mahkeme, bazı eksiklerin giderilmesi ile sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. İddianamede, sanıkların "terör örgütü üyesi olmak" ve "patlayıcı madde bulundurmak" suçlarından cezalandırılması talep ediliyor.
ileri haber