Ankara Katliamı'nda basına ulaşan ilk video, Adana'da öğrenci olan Melike Tombak'ın kamerasından çıkmıştı. Ruhi Su'nun 'Ellerinde Pankartlar' türküsü halaylarda çok söylenen bir türküdür. Bu türküyü halay çekerken seslendiren SYKP üyesi gençler, tesadüf odur ki, "Bu meydan kanlı meydan" kısmına geldiğinde patlama yaşandı.
Patlama anında halayda olan SYKP üyesi gençler olay anını anlattı.
Mert Aslanyürek: Patlamadan yarım saat önce Hatay kafilesi olarak alana girmiştik, bu tür merkezi mitingler bizim için aylardır görmediğimiz yoldaşlarımızı görme fırsatı doğuruyordu. Diğer şehirlerden gelen yoldaşlarla tek tek sarıldık çok özlemiştik birbirimizi. Yanlış hatırlamıyorsam patlamadan 10-15 dk önce birkaç yoldaşımız halay başlattı, tabi böyle mitinglerde olmazsa olmazımız halaydır. Halaya katıldık birkaç türküden sonra Ruhi Su’nun 16 Şubat 1969 katliamıyla ilgili yazdığı, her mitingde, her basın açıklamasında söylediğimiz ‘’Ellerinde pankartlar’’ marşını söylemeye başladık. Halay bizim için dayanışmaydı, direnişti, boyun eğmemekti. Onlarca şehirden gelen yoldaşlarla halaydaydık ve çok mutluyduk.Tam da 'Bu meydan kanlı meydan' dediğimiz anda bomba patladı ve hiç geçmeden bir bomba daha. O sesi duyduğumda bomba olduğu aklımdan bile geçmedi arkamı döndüğümde çıkan alev topunu ve üstümüze yağan insan parçalarını gördüm, gökyüzü kana bulanmıştı.Tam halay çektiğimiz yere göğsünden aşağısı olmayan bir ceset düştü net olarak onu hatırlıyorum.Patlamadan etkilenmeyen 2 tane polis aracı vardı alanda ama polis yoktu insanlar o sinirle o araçları parçaladı. Kimse ne yapacağını bilmiyordu herkes ağlıyordu. Sinir krizi geçirmiştik. Hem ölenlere hem ölmediğimize ağlıyorduk. Devlet benim gibi oradan sağ kurtulan yüzlerce insandan korksun çünkü biz Ankara’da öldük. Artık zincirlerimiz dahil kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, canımız bile.
Roza Kahya: Adım Roza Kahya, Barış Mitingi için İstanbul'dan Eğitim-Sen araçları ile yola çıkmıştık. Vardığımızda diğer yerellerden gelen yoldaşlarımızla selamlaşıp eylemin başlamasını bekliyorduk. Sonra yoldaşlarımız halay çekmeye başladığında aralarına girdim. Bir çok türkü ile halay çektik. Patlamadan birkaç dk önce Ruhi Su'nun 16 Şubat 1969 katliamı için yazdığı şarkıyı söyleyerek halay çekmeye başladık. Herkesin de bildiği ve videolarda izlediği gibi "bu meydan kanlı meydan" diye söylediğimiz bölümde büyük bir ses duyduk ve sarsıldık. Neredeyse büyük bir deprem etkisi gibiydi. Başımızı eğdik daha tam hareketlenmeden ikinci bir patlama sesi duyduk. Aralarında en fazla 4 saniye kadar vardır. Ardından bir yoldaşımın elini tutarak koşmaya başladım. İnsanlar ses bombası sakin olun diye bağırıyorlardı. Tam o sıra yerde insan etleri görmeye başladım. Koşarken önümüze her tarafları paramparça olmuş cesetler düşüyordu. O sıra ses bombası olmadığını anladım, canlı bombaydı. İçimden keşke ses bombası olsaydı dedim. Bizi artık ses bombasına bile şükredecek hale getirdiler. Ardından insanlar üçüncü bombada var diye bağırmaya başladılar. Daha hızlı koşmaya başladık. Alandan çok uzakta olmayan güvenli bir yere ulaştık. Hepimiz anlık sinir krizleri geçiriyorduk. Yakınlarımızı, yoldaşlarımızı bulmaya çalışıyorduk. Bombanın etkisi ile olacak ki telefonlarda sıkıntı vardı. Aramalar düşmüyordu. Zamanla birbirimizi bulduk. Ardından alana geri döndüğüm de her yerde yaralılar ve cesetler vardı. Çoğu insan ambulansların gelemeyişinden yaralılarını kucaklayıp götürmeye çalışıyordu. Bütün yaralılar numune hastanesine götürülmüştü. Oray'a geçtiğimde çocuklarını, babalarını, annelerini, sevgililerini ve yoldaşlarını kaybetmiş insanlar vardı. Cesetlerini teşhis edememiş olmalılar ki belki bir ihtimal yaralılardır diye hastaneye gelmişlerdi. Devletin yapmış olduğu mayısın kanlı tarihine birde ekim eklendi. O günü zihnimizden her ne kadar silmekte istesek, unutmakta istesek, unutmayacağız, unutturmayacağız. İnadına barış demeye devam edeceğiz.
Şeyda Yazıcı: 10 Ekim Ankara Katliamında orada bulunanlardan biriyim. Sabah erkenden alana geldim şehir dışından gelen yoldaşlarla sarılıyor hal hatır soruyor muhabbet ediyorduk. Hepimizin yüzü gülüyordu. Mutlu ve umutluyduk. Başta patlama noktasının çok yakınında toplanmıştık. Oralarda duruyor,oturuyorduk. Sonrasında SYKP pankartının biraz daha ileri açılması SYKP'li yoldaşlarımızın halayı başlatması ve arkadaki HDP'li yoldaşların kitlesinin artması ile bizler patlama noktasından biraz daha ilerledik. Üç arkadaş halay başlatmıştı bende diğer arkadaşlarla muhabbet ediyordum halay git gide kalabalıklaşıyordu sonrasında bende girdim halaya. Birkaç türkü ile halay çektik. Sonrasında kanlı pazar türküsü ile devam ettik tam 'bu meydan kanlı meydan' kısmında bomba patlatıldı. Ben bombanın tam karşısına geliyordum patlama anını gördüm. Bayraklar ve muhtemelen et parçaları olan şeyler havaya uçtu. Herkes kaçmaya başladı ben koşamadım çok az bir süre sonra ikinci bir ses geldi ben birinci bomba tam patlamadı, o devam etti sandım. Ama sonra öğrendim ki ikinci bir bomba daha patlamış ben o an yaşadığım korku ve şokla farkedemedim. Sonrasında bende geriye doğru koştum ama patlama alanının önünde bayraklar kanlı kanlı duruyordu gidip yoldaşlarımıza bakmamız gerekiyordu. Herkes çok korkmuş birbirini arıyordu ağlıyordu. Etrafta kan ve et parçaları vardı. Etrafı bir anda çok yoğun kan kokusu sardı. Biraz ilerledim patlama alanına baktım o alanı görünce tekrar geriye koştum çünkü çok korkmuştum. Diğer arkadaşları bir araya toplamaya çalıştık. Sonrasında Orada bulunan parkın içinde toplandık birçok arkadaşımız ağlıyordu şok geçirmişti. Ardından Genel Merkeze geçme kararı aldık. Orada gördüklerim, hissettiklerim hayatımda unutamayacağım ve bile isteye unutmayacağım şeylerdir. Bu saldırı barışa barışı getirmeye çalışan devrimci güçlere yapılmıştır. Unutmayacağız,unutturmayacağız. Başımız sağolsun.
Zeynep Kalaç: Sabah 09:30 gibi alana geldim. Daha sonrasında şehir dışından gelen arkadaşlarımla selamlaşmaya başladim o an bi gergin durum yoktu her şey cok sakindi ve yolundaydı. Ardından arkadaşlarım halay çekmeye başladılar ben de halaya girdim 5 6 dakika sonra büyük bir patlama sesi duydum havaya baktığımda alevleri ve insan parçalarını gördüm. Koşmaya başladım koşarken yanıma et parçaları düşüyordu ve sonrasında ikinci patlamayı duydum. Gençlik Parkına geldiğimde arkadaşlarımın bir kısmının orada kaldığını hatırladım. Çığlık atmaya başladım burnuma yanık et kokusu geliyordu. O an tek düşündüğüm ölmekti. Buradan hiçbirimiz sağ çıkamayacağı diyordum. Sonra polis sirenleri duydum ve gaz atmaya başladılar. Yaralılara yardım edenlere gaz atıyorlardı. Napacağımı şaşırdım. Bir kısmımız parktakileri sakinleştirirken diğer kısmımız yaralılara gittiler. O gün tam olarak neler yaşadığımı tarif etmek çok zor çünkü devamlı gözümün önüne geliyor. Çok korkunçtu.
Anıl Günay: Bomba patladığı esnada biz SYKP'li gençler Ruhi Su'nun Ellerinde Pankartlar şarkısını söylüyor,halay çekiyorduk. Bir anda yüksek bir sesle yer titredi ve bütün kitle koşmaya başladı yaklaşık 3 4 saniye sonra tekrar aynı ses duyuldu ve bizler anladık ki 8 -10 metre arkamızda bomba patlamıştı üzerimize et parçaları yağmış üstümüz başımız kanlar içinde kalmıştı.Orada gerçekten mahşeri yaşadık. Bomba patladığı esnada HDP kortejinin içindeki yoldaşlarımız bizlere etten siper olmuşlardı.Onlar olmasaydı belki de bizler şu an hayatta olmayacaktık.
*Ruhi Su "Ellerinde Pankartlar" türküsünü 16 Şubat 1969 katliamı için yazmıştır. 16 Şubat günü, 6. Filoya karşı Taksim’e doğru yürüyüşe geçmek üzere Beyazıt’ta toplananlara karşı, “komünistlere gereken dersi verme” çağrısına uyan faşistler Taksim Meydanı’na geldiler. Tekbir getiren faşistler, devrimcilere saldırdı. Olaylar sırasında Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı devrimciler bıçaklanarak öldürüldü. Bu sırada polisin saldırganları engellemediği fotoğraf hafızalarda yer etti.
Siyasi Haber