17.10.2013, Perşembe





Erdoğan Köşke, Gül Başbakanlığa? / Fatih Yaşlı yazdı..
Erdoğan Köşke, Gül Başbakanlığa? / Fatih Yaşlı yazdı..
15 Ekim 2013 14:53
Font1 Font2 Font3 Font4

 

İçeride Gezi ve dışarıda Suriye direnişi, AKP’nin hem ülkeyi hem bölgeyi dizayn çabalarının sınırını gösterdi; Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun AKP rejimine sığmayacağını açık bir şekilde ortaya koydu.

 

Gezi ve Suriye’nin görünür kıldığı başka bir şey ise yeni bir rejim inşa eden iktidar bloğunun kırılganlığı oldu; neredeyse on yıldır uyumlu koalisyon ortakları olarak çalışan AKP ve Cemaat arasındaki bir süredir devam etmekte olan gerginlik bu iki olayla birlikte daha da derinleşti ve elle tutulur hale geldi.

 

Yeni rejimin kırılganlığı ve sınırlarının aleni hale gelmesiyle birlikte anlaşıldı ki Erdoğan’ı sınırsız yetkilerle başkanlık koltuğuna oturtacak bir anayasa değişikliğini Türkiye toplumuna kabul ettirmek mümkün olmadığı gibi, iktidar bloğu içerisindeki güç dengeleri de buna izin vermeyecek.

 

İşte tam da bu nedenle Erdoğan ve ekibinin başka bir planı devreye sokmak istediklerini tahmin edebiliriz. Bu plan ise Erdoğan’ın “halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı” olarak köşke çıkması şeklinde tarif edilebilir.
Erdoğan açısından Türkiye’yi doğrudan yönetemeyecek bir şekilde köşkte oturmak pek kabul edilemez görünse de “halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı” imajıyla köşke çıkmak ve bir süreliğine de olsa “ülkesini yukarıdan bir yerlerden izleyip kollayan bilge devlet adamı” profili çizmek Erdoğan’ın kendisine biçtiği misyon açısından bakıldığında hiç de anlamsız görünmüyor.

 

Erdoğan’ın köşke çıktığında siyasetle ve AKP’yle nasıl bir ilişki kuracağı kadar önemli olan başka bir şey ise cumhurbaşkanlığını bırakacak olan Abdullah Gül’ün siyasete nasıl bir pozisyonda geri döneceği.

 

Artık çok açık bir şekilde biliyoruz ki Gül köşkten sonra köşesine çekilmeyecek ya da sembolik bir uluslararası görevi kabul etmeyecek, aktif siyasetin içerisinde yer alacak.

 

Bu dönüşün hazırlıkları ise çoktan yapılmaya ve işaretleri verilmeye başlandı.

 

Gül BM’deki konuşmasında dış politikada Erdoğan-Davutoğlu çizgisine olan mesafesini net bir şekilde ortaya koydu; Suriye’de radikal unsurların herkes için bir tehdit oluşturduğunu açık bir şekilde belirtti.

 

En son olarak ise Mısır darbesinin arkasındaki güçlerden biri olan ve AKP’nin bölgedeki müttefiklerinden Müslüman Kardeşler’i hasım olarak gören Suudi rejiminin davetlisi olarak Arabistan’a gitti.
Gül aynı zamanda Meclis’in açılışında yaptığı konuşmada da Erdoğan’dan farklı olduğunu göstermeyi amaçlayan açıklamalar yaptı.  Bunlardan en sembolik olanı ise bugüne kadar iktidar partisinin hiçbir mensubunun yapmadığı şeyi yaparak Gezi direnişinde devlet şiddetiyle yaşamını yitiren insanlar için rahmet dileğinde bulunmasıydı.

 

Aynı Gül geçtiğimiz günlerde, Erdoğan’ın sürekli olarak diktatör olarak nitelendirdiği İsmet İnönü’nün adını taşıyan İnönü Vakfı’nın Lozan Anlaşması’yla ilgili davetini kabul etti ve böylelikle AKP dışı çevrelere de bir mesaj göndermiş oldu.

 

Dolayısıyla artık “Erdoğan köşke Abdullah Gül başbakanlığa” formülünün somutlaştığı ve daha sık olarak dile getirileceği bir zaman dilimine girmiş bulunuyoruz.

 

İktidar bloğu açısından önemli olan ise bu görev değişikliğinin sancılı mı sancısız mı yaşanacağı.

 

Özellikle Erdoğan’ın batıda giderek daha fazla itibar yitiren imajıyla AKP-Cemaat arasındaki kavga göz önüne alındığında sürecin iktidar açısından hiç de kolay geçmeyeceğini öngörebiliriz; ancak her ne olursa olsun unutmamamız gereken şey, Gül’ün yöneteceği bir Türkiye’nin de özü itibariyle AKP rejiminin devamı ve cilalanıp parlatılmış bir versiyonu olacağıdır.

 

Fatih Yaşlı – Yurt

Kliksa 1 Yasinda 300x250 Image Banner
beymen_october1 Image Banner 300 x 250


Yukarı Geri Ana Sayfa

x

Telgrafhane'yi Facebook'tan takip edin



Telgrafhane'yi Twitter'dan takip edin

x
Telgrafhane facebook uygulamasına
bağlan
204 Sorgu Yapıldı. 0,423 Saniyede Oluşturuldu.