hangi dağ yüksek ki bizden
hangi yıldız uzak ki düşlerimizden
hangi lacivert kopup gelmez ki bu sese / en derin denizlerden
hangi gökkuşağı gülümseyerek renk renk / geçmez ki üstümüzden
yepyeni bir dünya kuracağız / yüzyıllardır ertelenen hayallerimizden
dersler alarak dünden ve bugünden / bu kapkara günlerimizden
fincancı katırlarını ürküten keloğlanlar gidecek önümüzden
dar edeceğiz Muaviyelere bu dünyayı
Bolu beylerine kafa tutan Köroğlu kıratında açacak meydanı
Kiziroğlu alapaçasında çaya tepecek en zalim sultanı
Hoca Nasreddin ters bindiği eşeğinde gülerek doyuracak kaftanı
Serez’in çarşısına inceden bir yağmur inerken koparacak iplerini Bedreddin’im
Yunus Emre’den / Karac’oğlandan dizeler dökülecek dillerimizden
kovalayacağız yeryüzünden
savaş çıkaranları / yalan / talan üstüne politika kuranları
kin ve nefret tohumları savuranları
dereleri tutuklayanları / nehirlere zehir salanları
şehirleri betona / hayatı kâr uğruna cendereye sokanları
kütür kütür elmalar koparacağız kendi bahçelerimizden
altın başaklı buğdaylar akıp gidecek ellerimizden
bereket kokacak üzümlerimiz / güneş tadacak domateslerimiz
akşam inerken yakacağız ateşleri
tulumlar şişireceğiz / halaylar / horonlar tutacağız
kuş sütünden sofralar kuracağız ardı arkası gelmeyen düğünlerimizde
kurdu kuşu doyuracağız en yoksul günlerimizde
serin meltemler / dingin imbatlar esecek yelkenlerimizde
çocuklar yazacak seyir defterlerini
Doğu Batı demeden ak kanatlı güvercinler uçuracağız
siyah / beyaz / sarı derili / çekik gözlü
el ele / el ele tutacağız / el ele tutacağız
sımsıkı sarılacağız sevdiklerimize
yaşanası bir dünya kuracağız / yaşanası bir dünya kuracağız
hangi dağ yüksek ki bizden / hangi yıldız uzak ki düşlerimizden…
Alper Akçam
telgrafhane.org