27.12.2014, Cumartesi







Mahmut Ayaz Yazdı: ”Boşbaşkan, Fosbaşkan, Eşbaşkan, Asbaşkan, Üsbaşkan…”
Mahmut Ayaz Yazdı: ”Boşbaşkan, Fosbaşkan, Eşbaşkan, Asbaşkan, Üsbaşkan…”
19 Aralık 2012 19:50
Font1 Font2 Font3 Font4

“Fas’tan Basra Körfezi’ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek.”

ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice

Washington Post

7.08.2003

 

BOP’un dünü bugünü, gelmişi geçmişi… üzerine uzun uzadıya ahkam kesmeyeceğim. BOP’un ne olduğunu bizim dinciler ve liboşlar dışında hemen herkes biliyor; her konuda derin bilgilerle donanmış olan (boş bidondan çok ses çıkar) ve beş karış dilleriyle hemen her tv’den neredeyse gece gündüz ahkam kesen Fetoş-liboş tayfasının, her ne hikmetse BOP sözkonusu olduğunda otomatiğe bağlanmış olan 5 karış dilleri, 5 santime düşüyor ve onu da yutuyor, suspus oluyorlar.

Niçin?!

 

Çünkü, BOP başı ABD tarafından dünya kamuoyuna açıklanan (siz yutturulmak olarak anlayın) ve 150 milyon dolar ayrılan BOP ile bölgedeki işletmeler desteklenecek, yenileri kurulacak, sivil toplum, medya ve hukuk güçlendirilecek, eğitim sistemi iyileştirilecek, piyasaya uygun işgücü yetiştirilecek, kadın hakları genişletilecek… cek cek, cak cak…

 

Peki niçin? ABD bu pek insani görünen projeyi bu kadar para harcayarak BOP’a dahil edilen 24 ülkenin halklarının kara kaşı, kara gözü ve güzel hatırı için mi yapıyor?

 

Açıklanana değil, açıklanmayana/gizlenene bakalım. Oysa açıklanmayan ve insanlara sosyoekonomik, kültürel vs. alanlarda ilerleme ve gelişme olarak sunulan bu pek insani ve demokratik söylemli proje, emperyalizmin cilalı ve en sinsi maskelerinden biridir. 30-40 yıl önceki Anayasalarla yönetilen ve hala gerici özlerini koruyan rejimler, ABD’nin yeni ihtiyaçlarına yanıt veremez duruma geldikleri için değiştirilecekler. Hedefteki ülkeler, demokratikleşme adı altında ve küçültülerek (hem coğrafi-siyasi ülke sınırları olarak, hem rejim olarak) değiştirilecekler. Politik, ekonomik, hukuki olarak ABD’ye sıkı sıkıya bağlı, İsrail’le iyi geçinen, özelleştirmelerle altyapısı ve pazarı tamamen ya da kısmen ele geçirilmiş, eyaletlere ya da üçe beşe bölünmüş bölük pörçük küçük kukla ülkeler yaratılacak. Ortadoğu’nun despotik monarşik rejimleri ılımlılaştırılarak yeniden yapılandırılacak ve desteklenecek. Ilımlı İslam elbisesi laik yapısı nedeniyle Türkiye’ye biçilmiştir ve Ilımlı İslam modeli Türkiye’de tutarsa, BOP’un hedefindeki tüm ülkelere örnek olarak gösterilecek, Fas’tan Pakistan’a kadar aynı elbise cebren ya da hile ile tek tek her ülkeye giydirilecektir.

Kısacası, emperyalizmin klasik “böl ve yönet” politikasının daha geniş bir coğrafyada ve yeni versiyonu olan demokratikleşme adıyla uygulanması sözkonusudur. İçeriden çokuluslu şirketlerce ele geçirilmiş bir pazar ve demokratikleştirilmiş müdahale, teslim almaya yeterli olmazsa dışarıdan zor yoluyla müdahale.

Birincisine örnek Türkiye, ikincisine örnek Afganistan ve Irak’tır ve üç ülkenin de yönetimleri ABD tarafından tayin edilmiştir, fena halde Amerika’ya bağlıdırlar ve Amerikancıdırlar.

Tayyiplerin yeni yaptıkları Anayasa da 12 Eylül Anayasası’nın tahkim edilmesinden başka bir şey değildir ve BOP’un önünü açacak olan hamlelerin en esaslısıdır. Önceleri göğüslerini gere gere BOP’un Eşbaşkanı olduğunu ilan edenlerin, şimdilerde BOP Eşbaşkanı olduğunu saklama çabaları boşuna değildir. Başbakanlık koltuğunda oturan birisi kendi Anayasası’na ve yasalarına tabidir, başka bir ülkenin projesinde emir komuta hiyerarşisinde eşbaşkan,

boşbaşkan, asbaşkan, üsbaşkan gibi birimlerde/ünvanlarla rol/görev alamaz, bu Yüce Divan’lık bir suçtur.

 

BOP’çular ne diyor?

AKP Aydın milletvekili Mehmet Erdem, Kuyucak Postası adlı yerel gazetede yer alan açıklamasında, “Başbakan Erdoğan BOP Eşbaşkanı değil, mazlumların lideridir. BOP Eşbaşkanı iftirasını atanlar ve yalan söyleyenler utanacak mı?” derken, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, 5 Aralık 2007 günü TBMM bütçe görüşmeleri sırasında, Tayyip Erdoğan’ın “BOP Eşbaşkanı diye bir sıfatı ve böyle bir görevi olmadığını” söylüyor. Tayyip Erdoğan da “Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar ‘Amerika’nın projesidir’ diye… Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız ama ispat edemezlerse alçaktırlar ve namussuzdurlar.” demişti.

 

Şimdi kısaca bakalım neymiş!

R.T. Erdoğan’ın kendi sözleridir ve 34 kez bu doğrultuda konuşması tespit edilmiştir: (1)

 

“Şu anda Amerika’nın da Büyük Ortadoğu Projesi var ya! Bu proje içerisinde Diyarbakır bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım!” (16.2.2004)

“Üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz.” (25.6.2004)

“Türkiye işlevini BOP içinde, bu bölgede etkin bir şekilde yerine getirecektir. Her görüşmede, attığımız her adımda bunun uygulamasını yapıyoruz.” (28.1.2005)

Genişletilmiş Ortadoğu Projesi alt biriminin eşbaşkanlığını üstlendiğimiz bir proje.” (7.6.2005)

“Olay sadece Ortadoğu’yu kapsamıyor. Bu konuda yapacağımız çalışmalara komşu ülkelerden başladık. Suriye, Lübnan, Fas, Tunus gibi ülkelere geziler düzenliyoruz. Yakında Cezayir’e gideceğiz. Ürdün’e gideceğiz.” (7.6.2005)

“Geniş Büyük Ortadoğu Projesinde bir görev üstlendik.” (8.6.2005)

“Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri’yle yapabileceği çok şey var. Türkiye’nin Sea Island sürecinde Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika İnisiyatifi’nde Eşbaşkan olarak yer almış olması bundan kaynaklanmaktadır.” (7.7.2005)

“BOP içinde önemli bir rol oynuyoruz. Amerika’nın Ortadoğu’da oynayacağı önemli bir rol var, Onun bir parçasıyız.” (13.9.2005) “Amerika’nın Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişiminin bir parçasıyız ve şu anda onun dahilinde çalışıyoruz.” (13.9.2005)

“Eşbaşkanlık görevimiz bize özellikle Ortadoğu’da önemli görevler yüklemektedir. Bugüne kadar başlattığımız bütün dış politika hamleleri, bu parametre üzerine kurulmuştur.” (21.2.2006)

“Eşbaşkanız. Biz orada görev ifşa ediyoruz. Böyle bir görev seçilerek verilmiştir.” (26.2.2006) “Bölgemizdeki gelişmeler karşısında Türkiye olarak üzerimize büyük görev düşüyor. Bunun için de ABD’ye bir ziyaret planlıyorum. Türkiye Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Eşbaşkanı olduğu için, bunu ABD’yle konuşmamız gerekiyor.” (13.5.2006)

“Bizler bir ortak üyeliği ve ardından da eşbaşkanlık görevini kabul ettik.” (30.5.2006)

“Bizlere davet yapıldı, bunlar olacak diye. Biz Eşbaşkan olarak kabul ettik.” (15.7.2006)

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı BOP Eşbaşkanıdır. Bu görevinden vazgeçsin diyorlar. BOP’un amaçları bellidir.” (13.1.2009)

Bu da ABDullah Gül’den:

“ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfa 9 maddelik gizli bir anlaşma yaptım. Ortadoğu’daki tüm rejimler değişecek. Irak’ta yaşananlar bölgeye örnek olsun.” (Abdullah Gül, Vatan, 24 Mayıs 2003, manşet)

“BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz.” (Radikal, manşet, 14 Mart, 2006)

 

Bu da Davutoğlu’ndan:

Başbakan danışmanı Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanlığına atanmadan hemen önce şu vaatte bulunuyor: “ABD ile Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, enerji güvenliği konularına ilişkin yaklaşımımız neredeyse aynıdır. O yüzden ABD ile ilişkilerimizde önümüzde altın bir işbirliği dönemi var. Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkıda bulunacak ve bu da soğuk savaş sonrasının yeni dünya düzeni olacaktır”. (Anadolu Ajansı, 21 Mart 2009)

Davutoğlu, “Stratejik Derinlik” adlı kitabının önsözünde de şöyle diyor: “Tarihin belki de en önemli dönüşümlerini yaşayan Türkiye, yine tarihin belki de en yoğun değişimine sahne olan bir uluslararası çevre içinde yeniden şekillenmektedir”. (Davutoğlu, Stratejik Derinlik, Küre Yayınları, 2001)

 

Büyük Orta Doğu Projesi ya da yeni ismiyle Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin ne olduğunu, ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice 7.08.2003 tarihinde Washington Post için kaleme aldığı bir yazıda şöyle açıklıyor: “Fas’tan Basra Körfezi’ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek.”

 

Gayet açık değil mi?!

Her fırsatta ABD’ye “kadim dostumuz” diyen müslüman muhafazakar demokrat Erdoğan (ve Fetoş-liboş tayfası) Irak’ta vahşice katledilen 1.5 milyon çocuk, kadın, erkek Irak’lı dindaşları için hassasiyet göstermiş ve kılını kıpırdatmış mıdır? Hassasiyet göstermese de işgal ve katliam için kılını kıpırdatmıştır.

Nasıl mı?

Şöyle:

1 Mart 2003’te Başbakan Erdoğan’ın üstün gayretleriyle TBMM’ye, ABD’nin Irak’ı işgal edecek askerlerinin Türkiye’den geçmesi için bir tezkere sunulmuş, Irak’ın işgal edilmesine Türkiye’nin de dahil edileceği bu tezkereye AKP milletvekillerinin çoğu evet demiştir. Ancak, gerekli oy sayısına ulaşılamadığı için tezkere reddedilmiştir. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan bir genelge çıkartmış ve bu genelgeye dayanılarak ABD’nin savaş araç-gereçleri Türkiye üzerinden nakledilmiştir. ABD’nin iradesi Meclis iradesine galip gelmiş, milli iradeyi temsil ettiği söylenen Meclis iradesi boynunu büküp oturmuştur. İncirlik Üssü’nü ve CIA’nın işkence uçaklarının hava sahamızı ve hava limanlarımızı kullanmasını belirtmeye bile gerek yoktur.

(Hazır yeri gelmişken şunu da belirtmeden geçmeyeyim: W. Bush (Çifte Pusht) yönetiminin ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Irak işgalinden üç ay önce Türkiye ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “Biz Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir.” diyecek kadar da açıksözlüdür!)

“Benim ülkem size sadık bir dosttur.” diye başlayan ve “Further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties” (Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zaiyatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz) diye biten mektup 31 Mart 2003 tarihinde The Wall Street Journal gazetesinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan imzasıyla bir makale şeklinde yayımlanmış ve bu yazıya yerli ve yabancı birçok basın-yayın organı yer vermiştir. 4 Nisan 2003 tarihinde Milliyet Gazetesi’nden Melik Aşık da Demokrat Müslüman başlıklı yazısında bu mektuba geniş yer vererek Türkiye kamuoyuna duyurmuştur.

Peki ABDullah Gül ne diyordu?

AKP’nin Dışişleri Bakanı Gül de şöyle diyordu: “Dünya barışı için, barışı korumak için, son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir.” Ve son bir örnek: AKP milletvekili Ömer Çelik, 21 Ağustos 2004 tarihli Vakit Gazetesi’nde yer alan açıklamasında, kadınları tecavüze uğrayan ve ülkesi işgal edilmiş Iraklı direnişçilere, ‘Katiller sürüsü!’ demiştir.

BOP’çu ve Evetçi tayfanın dikkatine ve takdirlerine sunulur!

Çok uzattığım için yorum yapmıyor, yorumu sizlere bırakıyorum.

Mahmut AYAZ

(1) Tayyip Erdoğan’ın BOP itirafları: 16 Şubat 2004, Kanal D Ekranında 28 Temmuz 2004, İran’da basın görevlilerinin sorularına yanıt 28 Ocak 2005, Dünya Ekonomik Forumu’nda 8 Haziran 2005, Basın mensuplarına 15 Haziran 2005, Lübnan’a hareketinden önce 16 Kasım 2005, MYK Toplantısı’nın ardından basın mensuplarına 21 Şubat 2006, TBMM’de AKP grup toplantısında 26 Şubat 2006, Üsküdar İlçe Kongresi’nde 4 Mart 2006, AKP İstanbul Bayrampaşa İlçe Kongresi’nde 30 Mayıs 2006, TBMM’de AKP grup toplantısında 27 Temmuz 2006, CNN’de Larry King Show’da

 

Bu liste 34’e kadar uzar gider.

Mahmut AYAZ
Telgrafhane.org



Yukarı Geri Ana Sayfa

x

Telgrafhane'yi Facebook'tan takip edin



Telgrafhane'yi Twitter'dan takip edin

x
Telgrafhane facebook uygulamasına
bağlan
62 Sorgu Yapıldı. 0,269 Saniyede Oluşturuldu.