Maden ocaklarında yedi yıl önce ağabeyini, geçtiğimiz yıl yaşanan faciada da 20 yıllık eşini kaybeden Naciye Kaya, Soma davasında adil bir yargılama yapılmaması durumunda, ölen 301 işçinin sadece maden şehidi değil, ‘adalet’in de şehidi olacağını söylüyor.
Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği 13 Mayıs 2014’teki maden katliamında sorumluların ‘bir kısmının’ yargılanmasına başlandı.
Pazartesi günü başlayan Soma davası, mahkeme heyeti başkanının avukatlardan gelen sekiz tutuklu sanığın sorgularının duruşma salonunda yapılması ve faciada sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin tespiti için ilgili kurumlardan bilgi alınması taleplerini kabul etmesiyle yeni bir boyut kazandı.
Mahkeme heyetinin duruşmaya verdiği bir günlük aranın ardından bugün yeniden görülmeye başlayan dava öncesi, salon çevresi ve girişinde alınan güvenlik önlemleri had safhadaydı. Güvenlik güçlerinin pazartesi gününün aksine bugün çok daha tavizsiz ve sert olmasının yanı sıra, duruşma salonundaki yoğunluk nedeniyle bazı madenci yakınları dışarıda kaldı.
Mahkeme heyeti başkanının da ilk duruşmaya göre tavrının değiştiği görülen duruşmada, kimlik tespitlerinin ardından 231 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi.
Madenci yakınları, sanık avukatlarının güvenlik gerekçesiyle sanıkların duruşma salonuna getirilmesine yaptığı itirazlar ve duruşmanın başka bir ilde görülmesine yönelik taleplerini, sanıkların salona geldiği anda gösterdikleri metanetli duruşla boşa çıkardı.
Son yıllarda Ali İsmail Korkmaz davası, Hrant Dink davası, Hasan Ferit Gedik Davası, Berkin Elvan’ın başlayamayan davası, Pınar Selek davası gibi birçok davada akla ilk gelen şey, bir türlü sağlanamayan ‘adalet’ kavramı oldu.
Adalet arayışının Türkiye’de acı bir gelenek haline geldiğinin kanıtı olan bu tip davalarda, adalet arayanların buluştuğu ortak görüş ise‘adalet bu ülkede sağlanan değil, dipsiz kuyularda aranan bir şey’.
Soma’da eşini kaybeden Naciye Kaya da adalet arayışında iğneyle kuyu kazanlardan. Kaya, bütün akrabaları memleketi Mersin’de olmasına rağmen Soma’dan ayrılmayıp kendi deyimiyle ‘ömrünün kalanını katilleri aramakla’ geçirmeye karar vermiş.
Naciye Kaya için maden ocaklarına sevdiklerini kurban vermek yeni bir şey değil.
Kaya, Karaman Ermenek’te 18 işçiye mezar olan ocağın sahibi olarak tanıdığımız Uyarlar Madencilik’e ait madende 2007 yılında meydana gelen kazada da ağabeyini kaybetmiş.
Bundan yedi yıl sonra 20 yıllık eşini Soma’da yitiren Kaya, “İşçiye adalet olmadığını yeni öğrenmedim ki. Ağabeyimin öldüğü kazanın soruşturmasında bir kişi bile suçlu bulunmadı. Soma’da bu kadar çok insan ölmeseydi yine örtbas ederlerdi”diyor.
Bu davadan adil bir sonuç çıkacağına inanmadığını vurgulayan Kaya, şöyle devam ediyor: “Eğer bu davada adil yargılama olmazsa ve insanların bir nebze de olsa içini rahatlatacak bir karar çıkmazsa, o madende ölen 301 işçi sadece maden şehidi değil, adalet şehidi de olacak.”
Her ayın 13’ünde Soma şehir merkezinde bulunan Madenci Anıtı’na karanfil bırakma eyleminin de yaratıcısı olan Kaya, Soma’da işçi ailelerinin haklarını araması için canla başla çalışıyor.
Duruşmalara katılmayan ailelere de birlik çağrısında bulunan Kaya, sorumluları ‘Allah’a havale edenlere’ şöyle sesleniyor:“301 kişiye mezar olan madeni en güvenli maden ilan eden enerji bakanı, çalışma bakanı, TKİ yetkilileri yargılanmadan bu davadan adalet çıkmaz. O yüzden Allah’a havale edenler gelsinler birlik olalım. Birlik olalım ki kimse yargılanmaktan kaçamasın.”
CAN BURSALI – diken