Kitaplar üzerinden bir toplumu okumak mümkündür, kitap okunmayan bir toplumda bile mümkündür hem de. Kitapçı rafları, gerek toplumun okur kitlesindeki beğeni ve kalite düzeyini göstermesi, gerek o topluma şırıngalanmak istenen fikirleri pazara çıkarması açısından doğrudan bir laboratuvardır aslında.
Edip Dede Yağmurlu’nun, ERDOĞANNÂME adlı şiir kitabı, Türkiye’nin en büyük ve sermaye destekli kitabevi zincirinin YENİ ÇIKANLAR reyonunda (Nice kitap burada yer bulmak için yarışır durur) ön kapağı doğrudan okurla buluşacak şekilde sunulmuş bir halde çıkıyor karşıma. Kısa bir incelemeden sonra hemen parasını ödeyip alıyorum kitabı; okudukça, o zincir mağazanın kitabı niçin böylesine müstesna bir yerde sergilediğine daha da hak veriyorum(!)
ERDOĞANNÂME, Şubat 2017’de Erguvan Yayınevi tarafından yayımlanmış. Yayınevi, kendi imzasıyla kitaba yazdığı önsöze, ‘SENİ SEVİYORUZ UZUN ADAM!’ başlığını uygun görmüş. O önsözde şöyle anılıyor Tayyip Erdoğan:
“Boynu bükük, itilip kakılmış, horlanmış İslam Ümmetini 21. Asırda kendine getirip ayağa kaldıran, şan ve şerefinin azizliğini hatırlatan, hizmetleri ebediyen anılacak olan Reisimiz Recep Tayyip Erdoğan…”
Önsözün ardından, İÇİNDEKİLER bölümü yer alıyor ki, şiir isimlerinden birkaçına yer vermekte de yarar var:
“Erdoğannâme, Erdoğan Duası, Erdoğan’dan Niyaz, Erdoğan’dan Önce, Said Erdoğan, Erdoğanlar, O Hakk’ın Sevgilisi, Erdoğan Duası, Erdoğan’ın Kılıcı, Affet Erdoğan, Âl-i Erdoğan…”
Şiirlerin sahibi, Edip Dede Yağmurlu, şair değil Osmanlı tarihçisi olduğunu üzerine basa basa belirtiyor, belirtmesine çok da gerek yok aslında, Osmanlı tarihçiliğini bilemeyiz ama şair olmadığını anlamak için şiirlerini okumak yeterli.
Yağmurlu, önce günah çıkartıyor, iktidarı ve onun ‘Reis’ini yüceltme sırasına giren nicelerinin yaptığı gibi; tahmin edebileceğiniz üzere o da eski solcu(Solcunun döneği de hiç çekilmiyor!). Şöyle yazıyor:
“Ben de solcu idim bir zamanlar;
ALLAH beni doğru yola iletti,
Namaz, abdest, aş, iş derken adam etti.
Sonra erdim bu hayatın sırrına,
Darısı cümle solcuların başına.”
Sonrasında niçin bu şiirleri kaleme aldığını şu cümlelerle açıklıyor, dikkat buyurunuz:
“Bu şiirleri ALLAH’ın yeryüzündeki gölgesi olan, son asırda Rabbimin İslam Ümmetini darlık ve zorluktan kurtarması için gönderdiği; hainlere karşı kalkan olup duran, ailesiyle birlikte zalimin karşısında ve mazlumun yanında duran, soyları yüce RECEP TAYYİP ERDOĞAN VE EŞİ EMİNE ERDOĞAN ve çocukları ve torunları için yazmış bulunuyorum.(…) ALLAH bu saygın, dürüst, cömert ve yiğit aileyi başımızdan eksik etmesin. Dünya durdukça anılsınlar ve kahraman soyları sürsün.”
Şimdi dilerseniz ERDOĞANNÂME’de yer alan şiirlerden kimi örnekler verelim:
“1900’den beri nice rical geçti de,
Şöhreti şan içinde;
Bence hepsinden büyüksün,
Bütün cihan içinde.”
…
“Erdoğan 94 yılına kadar bir fertti,
Sonra efsunlandı, zaten yiğit ve mertti.
Daha düne kadar, maziyle avunurduk,
O geldi geleceğimize de sarıldık.
Ondan önce çiçekler açmazdı yol kenarında,
Kuşlar ötmezdi yol ağaçlarında.
Vatandan bihaberdik,
Onunla erenlerin sırrına erdik.
Onsuz zavallı bir millettik,
O geldi, İslam’ı hayat bildik.”
…
“Erdoğan ki bereket, uğur onunla geldi,
Kuran ayetleri kapılarda gezdi..”
…
“İşte geliyoruz ERDOĞAN ile yeniden,
Üç kıtaya yazacağız Osmanlının adını.
Başkaldıracak Mısır, Libya, Türkistan,
Avrupa’ya bu kıtlarda nan haram,
Benim canım, benim kanımdı doğranan,
Son verecek bunlara ERDOĞAN HAN.”
…
“Sen Tayyib-i Receb-i Erdoğansın Efendim,
HAKTAN bize teberrüksün Efendim,
2071’e kadar, Sultan-ı müebbedsin Efendim.”
…
“Aklın varsa gel teslim-i can eyle
Sığın Erdoğan’a..”
…
“Milletimiz Türk,
Ümmetimiz İslam,
Vatanımız dünya,
Ecdat Osman, Orhan, Erdoğan”
Başta söylediğimizi tekrarlayalım: Kitaplar üzerinden bir toplumu okumak mümkündür, kitap okunmayan bir toplumda bile mümkündür hem de. Kitapçı rafları, gerek toplumun okur kitlesindeki beğeni ve kalite düzeyini göstermesi, gerek o topluma şırıngalanmak istenen fikirleri pazara çıkarması açısından doğrudan bir laboratuvardır aslında. Yağmurlu’nun kitabında yer alan şiirlerden biri de şöyle:
“Dikkat edilirse Tarihte Türkler,
Halaskâr lider etrafında toplanınca,
Acıları onları terk ettiler.”
Geldik mi asıl meseleye?
Bugünlerde, Türkiye’nin en büyük kitabevi zincirinin YENİ ÇIKANLAR bölümünde özenle sergilenen bir kitapta bu topluma bunlar anlatılıyor, özetle, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi Erdoğan olmadan önce zavallı bir millet olduğumuz, aklımız varsa Erdoğan’a sığınmamız gerektiği ve zaten tarihin de Türklere gösterdiği gerçeğin tek bir lider etrafında toplanmak olduğu, altı çizile çizile vurgulanıyor; şiirler kötü ama o kadar kusur kadı kızında da olur.
Yağmurlu’nun kitabında, ‘Sen Doğduğun Yılda’ isimli bir şiir daha var, o dönem dünyadaki genel durumu kendi bilgisi ölçüsünde yorumlayıp, şöyle diyor:
“Şimdi soruyorum: Roosevelt mi iyi, Hitler mi?
Yoksa memleketi parçalayıp, Saltanat ve Hilafeti lağveden bizimkiler mi?
Bence Hitler iyi, çünkü onu kötü gösteren Yahudiler.”
…
Kıssadan hisse:
Halkımız güzel bir halktır, onurludur.
Toprağımızın mayası sağlamdır, eğilip bükülmeye, kula kulluk etmeye nicedir son vermiştir, açılmaz o defter bir daha.
Şimdi seni yeniden kul etmek isterler, sana efendilik yapmaya kalkanı Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ilan ederler. Ona sığınmanı, ona teslim olmanı, iradeni ona devretmeni ve o ne derse kabul etmeni öğütlerler. Ve onlar, kendilerinden olmayana öylesine düşmandır ki, yeri gelir Hitler’i bile ‘İyi’ bilirler.
Sana biçilen bu rol, sana, şanlı tarihine en büyük hakarettir.
HAYIR de, yurttaşlığa, cumhuriyete sahip çık; bu ülkenin tek efendisinin bu halk olduğunu, kendini Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sananlara bir kez daha hatırlat…
Tarihin sana miras bıraktığı onuru, bir halife-sultan bozuntusuna kulluk etmek uğruna çocuklarından esirgeme!
Taylan Özbay
Telgrafhane.org